Kayıtlar

Resim
29.07.2017 / Sivas -  Güneş yine öğleden sonra dağların arasına doğru emin adımlarla ilerlerken bunaltıcı ve sıcak öğlen havası yerini serin ve esintili bir havaya bırakmıştı. Biz de bunu fırsat bilip yine LRF takımlarımızla bir önceki gün tatlı su kefali yakaladığımız meraya gittik. Amacımız yine aynı balıkları bu sefer sahte yemlerle yakalamaktı. İlk başta storm markasının gomoku serisinin minnow ve popper larını denedik ama sonuç alamadık. Ardından 3 gramlık küçük bir jigle denemeye devam ettik. Yine balıkların dikkatini çekmeyi başaramayınca dünkü yöntemle devam etmeye karar verdik. Yakala bırak ağırlıklı bir av yapmayı planlamıştık. Ekmek içini hamur haline getirip iğneye taktık ve akıntılı sulara doğru yolladık. İlk vuruşta güzel bir balık almayı başardık. Gelen güzel bir körbıyık sazanıydı.  Balığı ait olduğu yere geri saldıktan sonra dipte yüzen bir karaltı fark ettik. Büyük bir tatlı su kefaliydi bu. Ekmekle ve çeşitli yemlerle ne kadar uğraşırsak uğraşalım o şelalen...
Resim
28.07.2017 / Sivas – Binboğa Dağları’nın arasında ilk beliren turuncu ışıklarla bütün bir gece süren uzun ve yorucu yolculuğun sonunda ulaşmak istediğimiz yere yaklaştığımızı anladık. Ortalama 1000 kilometre yol gelmiştik Kayseri üzerinden Sivas sınırlarına oradan da baba ocağına ulaştığımızda. Etrafı dağlarla çevrili 1320 metre rakımda keçileriyle balıklarıyla Malatya ‘nın kayısılarından daha tatlı olan şekerpare kayısılarıyla ve upuzun kavak ağaçlarıyla bu çoğunluğu bozkır ve üstünde çalılardan başka bitki örtüsü olmayan bu coğrafyada cennetin bir parçasıydı bizim köyümüz. Ulu dağların arasında ise ince ama kendinden emin asırlardan beri akan bizim köyümüze can veren ve kendi öyküsünü yine kendi taşıdığı soğuk kaynak sularında saklayan upuzun bir akarsu vardı: Tohma Çayı.  Ulu dağların eteklerinde doğan ve inanılmayacak kadar güzel ve ihtişamlı vadilerden geçen bu akarsu bizim köyün de içinden geçmekte, ağaçların, hayvanların ve insanların yaşam kaynağıydı. Biz de yanımızda bu g...
Resim
21.07.2017 / İstanbul – Gece olunca denizlerin ve karanlık suların gizemli hakimleri olan balıkların bazı türleri avlanmaya çıkarlar ve bu yüzden bu türlerden J )beklerken gece olunca hareketlenir ve gece midyelerin arasından çıkan teke ve kurtlarla beslenmek için gece boyunca av ararlar. Bu balıklara iskorpit ve eşkina örnek gösterilebilir. İşte bu yüzden geçen akşam elimize LRF takımlarımızı alıp eşkina ve iskorpit meramıza doğru yola çıktık. Ama önce meramızın ilerisindeki kumluk alanda mırmıra denemeler yapacaktık. Mırmır balığı kumluk alanları yaşam alanı olarak bellemiş bir balıktır. O yüzden mırmır balığını aradığımız meranın kumluk olmasını tercih ederiz.   3 gramlık jigheadlere taktığımız Marukyu silikonlarımızla bu kumluk yeri yoklasak da pek vuruş alamadık ve eski meraya dönmeye karar verdik. Meraya vardığımızda hava çoktan kararmıştı. Yemlerimizi hazırlayıp karanlığa doğru yolladık. İlk vuruşu almamızla balığı tasmalamamız bir oldu. Kısa bir mücadelenin ardından t...
Resim
20.07.2017 / İstanbul – Esintili bir İstanbul akşamı kumluk meraların hâkimi mırmır balıklarıyla tanışmak için eski kumluk meralarımızdan 3 arkadaş yerimizi almıştık. Elimizde LRF takımlarımızla akşam güneş Avrupa Yakası'nın ardında kaybolurken ava başladık. Güneş batmış, günün son ışıkları ise hala havayı aydınlatmaya yetiyordu. Tam o sırada ilk vuruşu aldık. Açıkta kumluk zeminde vuran balığın ilk başta mezgit olduğunu düşünsek de sonradan kıyıya çekince anladık ki bu çok s inirli bir trakonya balığıydı. Dikenleri zehirli olan bu balığa dokunmadan iğneden çıkarıp onu ait olduğu yere iade ettik. Ardından hava kararınca vuruşlar da artmaya başladı. Önce tombul iskorpiti ardından da kaya balıklarını yakalamayı başladık. Avımız çok keyifli geçse de hala mırmırları yakalayamamıştık. Tam o sırada av arkadaşımız bağırdı: kepçeyi getirin! Biz kepçeyle gelene kadar kalamasız kıyıya yakın vuran balık su üstüne çekildiğini fark eden balık aşağı basınca kapalı kalama yüzünden yol alamadı ve...
Resim
01.07.2017 / İstanbul - Ülkemizde oldukça sevilen, hatta adı İstanbul ile özdeşleşmiş olan parlak ve lezzetli hızlı ve çevik bir balıktır istavrit balığı. Bizim gibi büyük balıklar da onları yemeyi çok severler. Yani denizlerimizin besin piramidinde çok önemli bir yere sahip olan bu balıklar her yaz İstanbul kıyılarından geçerken av verirler. Japonlar da bu balığa bizler gibi çok önem vermektedirler ve hatta sadece bu balığın avı için kullandıkları bir yöntem de bulmuşlardı r. Adı da Ajing Game. Ajing Game çok düşük atarlı kamışlarla ( LRF kamışları da kullanılabilir.) küçük yemler kullanılarak yapılan bir çeşit çok hafif spinning avıdır. Küçük silikon yemler, jigler ve küçük maket balıklar tıpkı LRF avında olduğu gibi kullanılabilir. Ajing Game LRF avcığının bir alt başlığı gibi de düşünülebilir. Biz de bu akşam yanımıza aldığımız spin ve LRF takımlarımızla Ajing Game’ın Türkiye versiyonu olan Çapari ile Ajing yapmaya karar verdik. Çok ince hazırlanmış olan çaparimizi LRF takımımıza ...
Resim
30.06.2017 / İstanbul – Güneşin geç batması nedeniyle biz LRF ile balık sevenler için hava iyice kararmasını beklemek bazen çok zaman alıyor. Bu yüzden biz bu dezavantajı kendi lehimize nasıl çeviririz diye düşünürken aklımıza yanımıza spin takımlarımızı ve çaparilerimizi almak geldi. Meraya gittiğimizde güneş batmış ama hava hala aydınlıktı. Hemen çaparilerimizi hazırladık ve spin takımımızla açığa gönderdik. Hava kararıncaya kadar spin takımla istavrit kovalayıp hava kararı nca da LRF yapmayı planlıyorduk. Çapariyi atmamızla beraber istavritler çaparimizi doldurmaya başladı. Hava iyice kararıncaya kadar bu böyle devam etti. Avın sonunda 35 tane istavrit yakalamış olduk. Kedilerden istavritlerimizi koruyarak ve tabi ki onlara da paylarını vererek spin takımımızı toplayıp LRF takımımızı hazırladık. Spin takımıyla istavrit avlamak gerçekten çok eğlenceli. Bütün oltacılara tavsiye ederiZ. LRF ile de önce açıkları bir yoklayıp vuruş alamayınca iskorpite bakmaya karar verdik ve bir tane t...
Resim
29.06.2017 / İstanbul – Oltalarımızı hazırlamış, bu akşam LRF ile iskorpit kovalamak üzere eski meralarımızdan birinde yerimizi almıştık. Güneşin batışına kadar meranın daha sakin olan arka kısmında kaya balığı yakalamakla uğraşsak da hava kararınca iskorpite bakmanın zamanının geldiğine karar verdik. Favori silikonlarımızı takıp dibe gönderdik. İlk gelen hafif vuruşlarla yeme aksiyon verirken bir kaya balığı oldu. Ardından da güzel boy bir istavrit LRF oltamızı ziyaret etti.  Hava iyice kararmıştı ama o iskorpitlerden hala iz yoktu. Tam bunları düşünürken, LRF kamışımız ani bir çekiştirmeyle sarsıldı. Balığın vuruşundan sinirli bir iskorpit olduğu belliydi. Kısa bir mücadelenin ardından küçük sinirli ejderhamız olan iskorpiti kıyıya almayı başardık ve kısa bir fotoğraflama işleminden sonra yuvasına geri gönderdik. Eşkina umuduyla avın devamında açıktaki dip kısımlara baksak da pek bir vuruş alamadık. Avın sonunda da adeta bize hoşça kal dercesine gelen ilk yakaladığımız iskorpi...