29.07.2018 / Çanakkale – Güzel ülkemizin göllerinde ırmak ve akarsuların havuz yaptığı yerlerde bir yırtıcı yaşar. Bu canavar balık ağzına alabildiği kendi türü de dahil olmak üzere her türlü balıkla beslenir. Hatta bununla da yetinmez karnını doyurmak için ördek yavrularına, yılanlara, farelere, küçük kuşlara, kurbağalara, yarasalara saldırır ve tek lokmada mideye indirir. Dev boyutlara ulaşabilen metrelerle trofelerinin boyu ölçülen bu etçil yamyam canavar turnadır. Biz de bu canavarla tanışmak için Mustafa Usta’nın önerisiyle yerli balıkçılarla beraber tatlı suya turna avına gitmeye karar verdik. Av öncesi yanımıza LRF takımlarımızı mı yoksa spin takımlarımızı alsak diye düşünürken bu canavarla ilk karşılaşmamızda işi şansa bırakmamak için spin takımımızı almaya karar verdik.   Hava zifiri karanlıkken yola çıktık ve hava aydınlanırken meraya vardık. Spin takımlarımızı hazırlayıp kayaların üzerinde yerimizi aldık. İlk atışı yaptığımızda turnaların bizi beklediğini fark ettik çü...

28.07.2018 / Çanakkale – Sabahın ilk ışıklarında yine o Çanakkale’nin muhteşem meralarında olmak için akşam geç saatte yola çıkıp gecenin sessizliğinde bizi bekleyen balıklara doğru emin adımlarla yol aldık. Gecenin karanlığında bizi çoğu zaman yalnız bırakmayan ay bu sefer terk etmişti bizi. Ay tutulmasıydı bu. Eski dostun bir günlük ölümüydü. Gücünün zirvesinde bir parıltının geçici yok oluşuydu. Bize yol gösteren bir yıldızlar kalmıştı yolculuk boyunca. Meraya yaklaştığımızda dağların arasından eski dostumuz ay yüzünü tekrar gösterdiğinde Ege denizinin kristal suları o alacakaranlıkta bütün zarafetiyle karşılamıştı bizi. Ay tarih boyunca bitmeyen mücadelelerin, inanılmaz maceraların, dünyayı değiştiren medeniyetlerin, ölümsüz aşkların ve imkânsız sanılan hayallerin denizi Ege Denizi’nin ölümsüz sularını aydınlatırken hem bize hem de hayallerimizi süsleyen sinaritlere, trançalara ve mercanlara göz kırpıyordu. 103 yıl önce bu kutsal toprakları geri dönmeyi düşünmeden savunanları ku...

15.07.2018 / Muğla – Bazı yolculuklarda tek kılavuzumuz hislerimiz ve düşüncelerimizdir biz balıkçıların. İşte bu sabah da tekneyle sonar olmadan elimizde cast jigging takımlarımızla hedefimiz olan sinarit ve trança gibi balıkların yaşıyor olabileceğine inandığımız taşlık bir bölgeye doğru yola çıktık. Jigging için kimi zaman en pahalı sonarlar en iyi ekipmanlar gerekli olabilir, kimi zaman biraz inanç biraz mantık ve biraz da güvenle hayalimizdeki balıklara ulaşmak mümkündür. Neyse dönelim avımıza. Meraya geldiğimizi hissettiğimizde durduk ve jiglerimize aksiyon vermeye başladık. GPS olmadığından her yer meraydı bizim için her yerde balık vurabilirdi. Taşın üzerinde durma derdi yoktu çünkü taşın nerede olduğunu bilmiyorduk. Rüzgâr az olsa da güçlü ölü dalgalar çok hızlı bir şekilde kaymamıza sebep oluyordu. Jiglerimiz ortalama 70 metre derine indikten sonra başladık aksiyon vermeye. Cast jigging tarzı avlanmanın en güzel yanlarından biri de budur. Normal tekneden yapılan vertical ji...

(14-19).07.2018 / Muğla – Maviyle yeşilin bir arada barış içinde yaşadığı gökyüzündeki kuşların özgürce dolaştığı derin sularında ise lagosların orkinosların, akyaların ve toriklerin mutlu mesut yüzdüğü bu inanılmaz güzellikteki cennete yine gelmiştik: Muğla’ya. Hedefimizde shore jig takımlarımızla sinarit ve trança yakalamak ve Türkiye’de tek olan yeni kamışımız Savagear Hitch Hiker 213 cm 5-25g’ı denemek vardı. Tam bir light spin kamışı olan bu kamışı sert ama kontrollü aksiyonundan dolayı maket balıklarla ve jiglerle avlanırken hem LRF, hem light spinning, hem de light jigging amacıyla kullanacaktık. Muğla’ya ulaştığımızda güneş çoktan muhteşem koyları aydınlatmaya başlamıştı. Hemen Erdoğan Kaptan’la konuşup yakınlardaki bir koya doğru yola çıktık. Meraya geldiğimizde küçük bir vibrasyon yemini oltamızın ucuna takıp at çek yapmaya başladık. Suyun derinliği en fazla 10 metreydi. İlk vuruşun gelmesi de hiç uzun sürmedi. Yeni kamışımızla kısa bir mücadelenin ardından balığı içeri a...