31.03.2025 – İstanbul / Bugün hem bayram tatilinin ikinci günü olmasından hem de arada kendini gösteren güneşten istifade kahvaltıdan sonra gözümüze kestirdiğimiz bazı noktalarda LRF denemeleri yapmaya karar verdik. Küçük bir iskele olan meramıza ulaştığımızda hedefimizde yine dünkü gibi Berkley Gulpları dipte zıplatmak ve dip balıklarıyla tanışmak vardı. Oltamızı hazırlarken yağmur çiseliyordu. 3 gramlık jigheadi kokulu silikonla kombinleyip ipin önüne 0.22 mm monofilament shock leader bağlamıştık. Mera derin olsa da dip az çok gözüküyordu. Parıldayan güneşle beraber orta suda yüzen gümüş balıkları göze çarpıyordu. Silikon yemin ucunun tadına bakmaya çalışan birkaç kaya balığı haricinde ilk yarım saat hiç vuruş olmadı. Derken dipte yüzen kocaman siyah bir karaltılar fark ettik. Bunları ilk başta kefal sansak da kefal olamayacak kadar yassı balıklardı. Vücutları torpido formunda değildi, bunlar mırmır olmalıydı. Dibin 30-40 cm kadar üstünde sürüler halinde geziyorlardı. Bu muhteşem balıkları yakalamanın bir yolunu bulmalıydık. Berkley Gulp’a hiç tepki vermeyen bu iri balıklar çeşitli kokusuz silikonlarla denemeler yapsak da hiçbirine ilgi göstermediler. Ama hala oradalardı. Derken aklımızda Sivas’ta gördüğümüz alabalıklar geldi. O zaman da LRF takımlarıyla çantadaki bütün sahte yemleri denesek de bir türlü balıkların ilgilerini çekememiştik ve eve boş dönmüştük. Bugün böyle olmamalıydı, olmayacaktı. Bu Sivas’taki alabalık hikayesini anlatınca çok bilmiş dayılardan birisi” o balıklar sahte yemez kayaların altındaki solucanları kullanmak gerekir” demişti. Biz o zamanlar bu abiyi çok da ciddiye almamıştık ama haklı olabilirdi. Kokulu yemlere, silikon yemlere envai çeşit maket balığa, vibrasyonlara ve maket balıklara gerek yoktu belki de. Aradığımız şey bize biz kadar yakındı. Ayağımızı bastığımız iskelenin bir benzeri eskiden yelken yaptığımız yelken kulübünde de vardı ve biz bu tarz iskeleleri yüzmek için kullanıyorduk. Çok iyi deneyimlemiştik ki bu iskelelerin altı midye doluydu. Hemen elimizi daldırıp biraz midye çıkardık. Midyelerin kabuklarını ayağımızla parçalayıp deneme amaçlı suya attık. O iri balıklar biraz daha yukarı çıkarak midyeleri toplamaya başladılar. Demek ki midyeye tepki veriyorlardı. Silikonu hızlıca jigheadden çıkarıp iri bir midyenin içini iğneye iliştirdik ve o dev karaltılardan birisinin yemimizi ağzına alışını canlı canlı seyrettik. Mücadele başladı, ortadan eğilen Medium aksiyonlu kamışımız ve yarı açık kalamamızla zevkli bir mücadelenin ardından balığı iskeleye çıkartmaya başardık. Bu güzeller güzeli çizgileri ve sarı pullarıyla türünün en iyi temsilcilerinden bir mırmır balığıydı. Av şimdi başlamıştı. Saat öğleden önceydi ve öğleden sonraya kadar 10’dan fazla mırmırı bu yöntemle yakalamayı başardık. Yiyeceğimiz kadarını yakaladığımıza kanaat getirdikten sonra geri kalan balıkları yuvalarına geri göndererek son yıllarda yaptığımız en unutulmaz avlardan birisini gerçekleştirmiş olduk. Bu gün oltamıza gelen ve gelmeyen bütün balıklara sonsuz teşekkürler. Oltanız suda balığınız bol olsun.

Okuma V-system 225cm 3-12g

Okuma Ceymar c-25 ( Spool: Okuma Inspira ISX-30b )

Kendo İp 0.08mm + Powerline Super Premium 0.22 mm

Jighead 3g + Midye











Bu blogdaki popüler yayınlar