23.08.2018 / Çanakkale
– Ay gülümsüyordu o gece. Gece
kıyıdan yakaladığımız kalamarları sabah erkenden “Mercan” Kenan Kaptan’ın teknesiyle
açılıp dev sinaritlere ve trançalara kahvaltı olarak sunacaktık. Planda sabah
güneş doğmadan yakalayabileceğimiz kalamarlarla da buluşmak vardı. Sabah
erkenden daha hava zifiri karanlıkken Necmi Usta’yla beraber Mercan Kenan
Kaptan’ın teknesinin bağlı olduğu limana doğru yola koyulduk. Yanımızdaki
kovamızda dün akşam kıyıdan yakaladığımız kalamarlar vardı. Yakaladıktan sonra
onları livara koymuştuk ama stresten dolayı bu kalamarlar yaşayamamıştı, biz de
onları yine de yem yapmak için yanımıza almıştık. Sabah limandan ayrıldıktan
sonra kalamar merasına doğru yola çıktık ve kalamar yakalamak için üçlü kalamar
takımlarımızı hazırladık. Tekneden kullandığımız kalamar avı takımlarımız
hakkında biraz bilgi verelim. Normal üçlü yemli takıma benzeyen takıma iğne
yerine kalamar zokası takıyoruz ve derinliğe uygun kurşun takıp dibe
yolluyoruz. Bu avda da önceden hazırlamış olduğumuz takımları dibe indirip çok
yumuşak hareketlerle dikey olarak çekerken kalamarlar vurmaya başladı. Güneş
doğana kadar olan kalamar avımızda üç tane çok güzel kalamar yakalamayı
başardık. Güneş bize gülümseyince hemen kalamar avımızı sonlandırıp sinarit ve
trança avı yapacağımız meraya doğru yola koyulduk. Güneş gülümsüyordu dağların arasından bizlere.
Kalamarları strese girmesinler diye üç ayrı kovaya koymuştuk ve düzenli
aralıklarla sularını değiştiriyorduk. Meraya ulaştığımızda Mercan Kenan
Kaptan’ın GPS ile tam taşın üzerine gelmesini bekledik ve ardından
takımlarımızı canlı kalamarla yemleyip suya indirdik. İlk vuruş Necmi Usta’ya geldi,
küçük balıklar tam yemi kurcalamaya başlamıştı ki kocaman bir balık Necmi
Usta’nın kamışını büktü. Balık yarı yolda oltadan kurtulunca hemen takımı
yukarı aldık ve gördük ki kalamar kocaman bir ağız tarafından ortadan ikiye
bölünmüştü. Hiç vakit kaybetmeden oltamızı yeniden suya yolladık. Hemen
ardından Necmi Usta’ya güzel bir balık daha geldi. Güzel bir mücadelenin
ardından balığı kepçelemeyi başardık. Bu muhteşem bir trança balığıydı.
Kalamarlarımız öldüklerinden dolayı takımlarımızı artık ölü kalamarla yemleyip
gezdiriyorduk ki bizim kamışımıza da bir anda güçlü bir vuruş geldi. Hiç vakit
kaybetmeden balığa tasmayı vurduk ve yukarı doğru çekmeye başladık. Balık çok
güçlü basıyordu ve doğru ayarlanmış kalamamızla balıkla dengeli bir şekilde
mücadele etmeyi başardık. Yukarı çıkardığımızda gördük ki bu bir kilodan biraz
daha ağır çok güzel bir sinarit balığıydı. Sait Faik’in sinagrit babasıydı.
Avrupa’nın Dentex dentex’iydi. Bizim gibi Shore jigcilerin hayallerini süsleyen
balıktı bu. Zamanında jiglerle peşinde günlerimizi harcadığımız, uğruna
kilometrelerce sırtı çektiğimiz balığı kalamarla yakalamayı başarmıştık.
Şimdiden bu balığı yakalamamı sağlayan kalamara teşekkürü borç biliriz. Bu
muhteşem güzellikteki balığı fotoğraflayıp yakaladığımız ilk sinarit olduğu
için ait olduğu Ege’nin kristal mavisi sularına geri gönderdik. Bu balıktan
sonra bütün halde kalamarımız aşağıdaki istakarozlar yüzünden kalmadığından bir
süre daha canlı yem takımlarımıza o kalamarları takarak gezindik ve güzel bir
vuruş daha almayı başardık. Kısa bir mücadelenin ardından onu da tekneye almayı
başardık. Bu gelen de gri renkleriyle güzel bir çipura balığıydı. Bu balığı
Mercan Kenan Kaptan’ın torunu Efe için ayırdık. Kalamarları çipuradan sonra
yemli takımlarımıza takacak şekilde kesip dibe indirip beklemeye başladık.
Beklerken Mercan Kenan Kaptanla ve Necmi Usta’nın trançasıyla selfie çekiyorduk
ki kamışımızın ucu 90 derece suya kadar eğildi, kamışı elimize aldığımızda
balık hala üzerindeydi ama sert kafa darbeleriyle yemli takımımızın
kösteklerini ince iplikler gibi kopartıp derin sulardaki macerasına devam etti.
Bu heyecan patlamasının ve ardından kaçan balığın ardından büyük balık avımızı
sonlandırıp limana doğru dönüş yoluna geçtik. Yolda geçerken Mercan Kenan Kaptan’ın
taşlarının birinin üzerinde orta suda balık yazdırınca çaparimizi hızlıca
hazırlayıp dibe indirdik ve daha çapari dibe değmeden orta suda durdu ikinci
çekişimizde. Balığı bulduğumuzu anlamıştık. Olabildiğince bütün iğneleri
doldurarak çektiğimizde bir çapari dolusu tirsi ve kolyoz aldığımızı gördük.
Bir daha böyle bir sürüye denk gelmeyince yemliye döndük ve yemli takımla da
iki karagöz ve hanos yakaladık. Güneş iyice yükselince avımızı sonlandırmaya
karar verdik. Avımızın sonucunda bir
sinarit, bir trança, 6 kolyoz ve 3 tirsi yakalamayı başardık. Sinariti ait
olduğu yere gizemli Ege’nin kristal mavisi engin derin sularına bir dahaki
sefere arkadaşlarıyla da görüşmek üzere geri saldık. Bu av için Necmi Usta ve
Mercan Kenan Kaptan’a sonsuz teşekkürler. Onlar olmasalardı bu av
paralelevrenlerden birinde hiç yaşanmamış bir yıldız tozu olarak kalacaktı.
Oltanız suda, balığınız bol olsun.
Okuma Sarasota 180cm 20-50lb
Okuma Azores Blue-4000
Sea Knight Monster W8 0,23mm + Take Akashi Fluorocarbon
0,50mm
Canlı Sübye Takımı +220gram kurşun + Ölü kalamar
Yeşil tüylü kolyoz çaparisi
Okuma Cortez 198cm 30-50 LB
Okuma Metaloid M-5IILX
Okuma X-PE 0,25mm + Take Akashi Fluorocarbon 0,50mm