05-06.06.2019 / Muğla – Belki bir ses, belki bir görüntü,
belki bir hayaldir bazen en imkânsız gözüken hedefleri peşinden insanları
sürükleyen, en ulaşılmaz gözüken yerlere ulaştıran, yapılmaz denileni yaptıran,
olmaz denilen olur kılan. Belki kalama sesi, belki kamışın kafa atışlarıyla
büküldüğünü görmek, belki de denizlerin tek hâkimleriyle iletişim kurma
düşüncesi bizim yine eski meralara bir operasyon düzenlememiz gerektiğini haykırıyordu
bizlere. Biz de bu haykırışa yanıtsız kalmayıp oltalarımızı hazırlayıp
dalgaların o ulu dağların eteklerindeki koyları yüzyıllardır okşadığı, burunlarının
yüzyıllardır en haşin akıntılara ve en hırçın dalgalara göğüs gerdiği, güneşin
doğumunun ve batışının dünyanın başka hiçbir yerde olmayan bir kızıllıkla
gökyüzünü boyadığı Güney Ege’ye doğru yola koyulduk. Hedef Muğla’ydı. Daha önce
bizi güzellikleri ve müthiş doğasıyla hiç yalnız bırakmayan bu güzel yere gelmemizle
oltalarımızı hazırlayıp akşam suyunu beklemeye başladık. Uzun ve sabırsızlıkla
beklediğimiz akşam suyu vakti gelmeden bir saat kadar önce ekipmanları alıp
yola koyulduk. Çok güzel ve sakin bir koydaydık. Balık tutmayı hedeflediğimiz
yer bu koyun burunlarından biriydi ve oraya kadar yürümeyi planlıyorduk. Fakat gittikçe
dikleşen kayalardan dolayı oraya ulaşmanın mümkün olmadığını anlayınca
gidebildiğimiz yere kadar gidip olta atmaya başladık. Güneş çoktan bulunduğumuz
yerdeki hâkimiyetini kaybetmişti koyun diğer kısımlarına da turuncu ışınlarını
yollayarak hoşça kal diyordu. Halen güneş varken ilk jiglere şans vermeye karar
verdik ve atışlara başladık. Rüzgârdan dolayı istediğimiz alanları taramayı tam
başaramasak da bu bölgenin meşhur balığı her sahte yeme atlamasıyla ünlü lokum
balıkları bize merhaba demeyi bu sefer de unutmadı. Shore jigging yöntemiyle iki
lokum balığı yakalayıp güneşin de iyice kaybolmaya başlamasıyla yöntem
değiştirdik. Silikon yemlerimizi spin kamışlarımıza takıp atışlara devam ettik.
Fakat balıkların dikkatini silikon yemlerle de çekemedikten sonra rapalaya bir
şans vermeye karar verdik. Karanlık artık iyice bastırdığından limon ve beyaz renkli
rapalalarımızdan Kendo Hayru 125f’i klipse takıp başladık at çek yapmaya. Lakin
ne gelen vardı giden. Dönmemiz de bir saat süreceğinden hava tam karanlık
olmadan dönüş yoluna geçtik. Dönerken bir yandan da limon rengi rapalamızla at
çek yapmaya devam ediyorduk. Aksiyon verirken gelen o büyülü vuruş bizi
kendimize getirdi. Buraya gelmemizin sebebi işte buydu. Bu mücadele ve bu
büyülü vuruştu. Mücadelenin kimin kazanacağı hiç de önemli değildi. Vuruşu kimin
yaptığı da. Sanki düşüncelerimizi okuyan balık bir anda ani bir kafa darbesiyle
iğneden kurtulmayı başardı ve kristal mavisi sulardaki gizemli yolculuğuna
devam etmek üzere biz daha kendisini göremeden kaybolup gitti. Bu kaçan balık
bizim umudumuzu kırmamış daha da şevklendirmişti. Atışlara daha büyük bir inançla
devam ederken bir vuruş daha aldık. Kısa bir mücadelenin ardından balığı kıyıya
çekmeyi başardığımızda bunun çok güzel bir plaka lagosu olduğunu gördük. O
karakteristik lekeli kahverengi rengiyle kendisini çok hızlı bir fotoğraf
faslının ardından ait olduğu yere geri gönderdik. Avın devamında başka vuruş
gelmeyince avı sonlandırdık. Ertesi gün hem köyün yerlileriyle tanışıp hem de
biraz LRF yapmak için limana indik. Rüzgâr çok kuvvetli esiyordu. Sağanaklarla şiddeti
17 Knot’u buluyordu ve bu yüzden zaten çok hafif olan jig headlerimizi istediğimiz
derinliklere indirip istediğimiz aksiyonu veremeyeceğimizi anladık. Küçük rapalalarımıza
ve jiglerimize şans verecektik. Biz de Limanın burunlarından birine geçip rüzgârı
arkamıza alıp jiglerimizden kırmızı kafalı olanı takıp atışlara başladık.
Teknelerin arasından onların başiplerine ve halatlarına takılmadan aksiyon vermek
balığı yakalamak kadar başlı başına bir sanattı. Bütün bu şartlara rağmen çok
güzel vuruş aldık daha ilk atışlarımızda. Orta derinlikten aksiyon vererek
çektiğimiz jige atlayan bu balığın kıyıya çektiğimizde bebek bir baraküda
olduğunu gördük. Muğla’ya gelirken hedef balıklarımızdan biri olan baraküdayla
bu şekilde ve bu boyda karşılaşmayı beklemiyorduk doğrusu. Balığı denize iade
edip ava jigi çıkarıp yerine LRF avlarımızda çok iyi çalışacağını umduğumuz
Kendo Zero Arise 60s maket balıkla devam ettik. Bu sahte yemle de yine
birinciyle aynı boyda çok şirin bir baraküda yakalayıp hızlı bir fotoğraf
faslının ardından yuvasına yolladık. Sertleşen rüzgar ve bir sonraki avda
meyvesini yiyeceğimiz bazı gelişmeler ;) nedeniyle avı sonlandırdık ve
dinlenmeye çekildik. Bu maceramızda çeşitli spinning yöntemleriyle iki lokum
balığı, bir lagos ve iki bebek baraküda yakaladık ve hepsini ait oldukları
kristal mavisi sulara geri yollamış olduk. Bir sonraki gün yaptığımız avı ayrı
bir av raporu olarak yazacağız. Oltanız suda, balığınız bol olsun.
Savage Gear Salt CCS
260 cm 15-42g
Okuma Ceymar c-40
Savage Gear Finezze HD-4 Braid 0,19mm
Raiglon Power Accel Fluorocarbon Shock Leader 0,37mm
Duo Drag Metal Cast 40g
Kendo Hayru 125f (No.13)
Okuma V-system 225cm 3-12g
Okuma Ceymar c-25 ( Spool: Okuma Inspira ISX-30b )
Kendo 0.08mm + Powerline Ultra Premium 0,25mm
Kendo Baby Jig 10.5cm
Kendo Zero Arise Minnow 60s