02.08.2020 / Çanakkale – Bilinmezliğe karşı insanoğlunun duyduğu merak ve keşfetme güdüsü insanoğlunu ileriye götürmüş ve yeni buluşlara sebebiyet vermiştir. Kimi zaman bu merak insanın kendi potansiyeline, kimi zaman aşılmaz denilen denizlere, kimi zaman dipsiz denilen derinlere, kimi zamansa ufkun ötesindeki bilinmeyene yöneliktir. En önemlisi ise hiçbir zaman umudumuzu kaybetmeden o yolda ilerleyebilmektir. Rotamızı çevirmeden ve kaybolduğuna dair içinde filizlenen o şüpheye düşmeyi devamlı reddederek ilerleyebilmek yeni keşiflerin anahtarıdır. Yeni keşifler ise kaşife varlık sebebini hatırlatır. Yaratmak ya da yok etmek değildir olay, bütün olay keşfetmektir. Ve biz kendimizi sportif balıkçılar kadar kaşifler olarak görüyoruz ve bu yüzden bu avımızda uzun süredir avlanmadığımız bir meranın bilinmeyen bölgelerine doğru bir rota çizdik. Belki daha önce hiç yakalamadığımız balıklar yakalayacak belki daha önce hiç yakalamadığımız kadar çok balık yakalayacaktık. Meraya gidene kadar sırtı çekmeye karar verdik. Sırtı için kullandığımız rapalamızı kıyı boyunca gezdirerek bilinmezliğe olan yolculuğumuzda bize eşlik edecek olan bir balık var mı diye denizleri yoklasak da pek bir vuruş alamadık. Gerçi bunun sebebi sığ meralardan geçerken oltamıza takılan küçük bir parça deniz eriştesi de olabilir. Meraya vardığımızda balık yazmaya başlayana kadar çok heyecanlıydık. 30 iğneli çaparimize 10 iğne daha ilave etmiştik ve 40 köstekli çaparimizle çok iyi bir av gerçekleştireceğimize inanıyorduk. Balık bulucuda ilk yazan balıklar dibe paralel bir şekilde ince bir şerit halinde gözüken istavrit balığıydı. İstavrit balığını çaparimize doldurmaya çalışırken bir yandan da gözümüz her an balık bulucuda yazabilecek olan kolyoz balıklarındaydı. İlk çektiğimiz balıklar beklediğimiz gibi istavrit ve kupes balıkları olmuştu. Zaten kırmızı yazmaya başlayan balık bulucudan dolayı kupes gibi bir pullu balığın oltamızı ziyaret edeceği belliydi. Derinlik olarak daha önceki meralarımızdan çok daha derin ve karanlık sularda avlanıyorduk. Çok geçmeden kolyoz balıklarını bulduk. Dibe yatmış balık dibin üzerinde mavi bir halı gibi balık bulucuda gözüküyordu. Daha çaparimizi görür görmez sürü haline oltamıza atlamaya başladılar. Kolyoz dolu bir çapariyi çekmek 500 gramlık takımı çekmekten çok daha kolaydı çünkü balıklar yukarı doğru yüzüyor kurşunun ağırlığının aksi yönde, yukarı yönde bir kuvvet uyguluyorlardı. Sanki boş misina sararmış gibi çektiğimiz takımı tekneye aktarma usulüyle aldık. Takım kolyoz doluydu. 28 kadar balığı tek çaparide çekmek yeni bire rekordu bizim için. Çapari avcılığı denizde boyutların avcılık üzerindeki etkilerini idrak etme hususunda çok iyi örnek teşkil eden bir avcılık çeşididir. Çapari avcılığında dibe yollanan çapari bir boyutludur. Takımın eni yoktur, sadece boyu vardır. 3 boyutlu denizin içinde dolaşan 3 boyutlu bir sürüden 1 boyutlu bir şekilde balık alınır. Oysa aynı sürüye gırgırlar tarafından ağ atıldığında en ve boya sahip olan ağ çekilmeyle birlikte yükseklik kazanır ve 3 boyutlu bir biçimde bütün sürüyü tek seferde alabilir. İnsanların 1 boyutlu avlanma yöntemleriyle balık sürülerinden yakalayabildiği balık miktarı sürü popülasyonu ve türün soyunun devamına zarar verme açısından 3 boyutlu av yöntemleri karşısında varlık gösteremez. Yine de merada aşırı avcı varsa sportif balıkçılık yöntemleri (mesela çapari) ikinci bir boyut kazanacağından ( boyun yanında bir de en) kazanacağından dikkatli olmakta ve avın ne zaman bitirilmesi gerektiği konusunda hassas davranmakta fayda vardır. Avımıza dönecek olursak kolyoz sürülerinin merada olduğu kesindi artık ve biz 40 iğneli çaparimizle hepsiyle tek boyutlu olarak yüzleşmeye hazırdık. Avın devamında balığı bulup üzerine çapariyle nokta atışı olarak indik. Aralıksız gelen balık bize o ana kadar yaptığımız çapari avlarımız arasında en verimli avımızı yaşatıyordu. Rekor üstüne rekor kırdık. Tek çaparide 35 balık çektiğimiz bir sefer 3-5 iğnemiz balıkların yukarı yönlü hareketi yüzünden birbirine girse de balıkları içeri almaya başarmıştık. Güneş yükselmişti ve sabahın ışıkları denizin maviliğini gökyüzünün maviliğiyle karıştırıyorken biz de balıkları bir mavilikten başka bir maviliğe doğru bir yolculuğa çıkarıyorduk. İri boy kolyozlar çaparilerimizin nerdeyse süzülmesine bile fırsat vermiyorlar, dolanmış iğnelere bile atlıyorlardı. Artık dolanmış köstekleri çözmeye bile vakit bulamıyorduk. Saat öğlene yaklaşırken sürüler de dağılmıştı. Biz de onları kovalamaya devam etmek yeterine karaya dönmeye karar verdik çünkü yeterince balık yakalamıştık. Kilo bazında limitleri zorladığımız bu avda üç kişi toplam 15 kilo kadar balık yakaladık. Limana döndüğümüzde balıkları nasıl taşıyacağımızı düşünürken hızlıca fotoğrafladık. Necmi Usta ve Vedat Kaptan’la unutulmaz bir ava imza atmış olduk, hepsine tekrardan sonsuz teşekkürler. Oltanız suda, balığınız bol olsun.

N.S. Rods Kn Lıght Game B-662RR 198cm 30-120gr
Tailwalk Elan Wide Power 71BL
Momoi Jigline Mx 8 0,18mm + Okuma Shotai 0.370mm
Çapari + 500 gram kurşun






Bu blogdaki popüler yayınlar