04.06.2021 / İstanbul – Bugün hedefimizde son bir aydır olduğu gibi dönüş balığı vardı. Balığa giderken ne kamışlarımızı ne de makinelerimizi hazırladık.  Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz’de nam salmış; besin piramidinde diğerlerine yukarıdan bakan lüfer balıklarıyla, şehrin sultanlarıyla karşılaştığımızda ellerimizle çekecektik onları tekneye hiçbir aracı olmadan, bu yüzden el oltası ile avlanmaya karar verdik. İlk başta gün aydınlanmadan canlı sardalya yakalayabilmek için yola koyulduk. Bulutların ardında saklanan güneş sardalyaları yüzeye çağıramayınca çok olmasa da lüferlere yem yapabileceğimiz kadar sardalyayı çapariyle yakalayıp lüfer avı yapacağımız meraya doğru yola koyulduk. Tarihin tam ortasında, rüzgâr şehrin unutulmuş efsanelerini kulaklarımıza fısıldarken sardalyaları takımlara takıp dibe yolladık. Akıntı fazla olduğundan aynı yerde duramıyor, sürekli hareket halinde olmamız gerekiyordu. Oltamıza ilk takılan balık da boğazın sultanı, muhteşem güzellikte bir lüfer balığıydı. Bütün kudretiyle sudan çıktı ve son bir bakış attı defalarca kez geçtiği boğaza livara gitmeden önce. Av, daha önceki avlarımız kadar verimli geçmese de iyi boy balıkları aldığımız güzel bir av oldu. Birbirine karışan bedenler ve takımları çözmekle fazla vakit kaybetsek de hedeflediğimiz balıkları yakalamayı başardık. Toplamda 40 kadar çoğu sarıkanat olmak üzere lüfer sülalesi mensubu balık yakalayıp öğlene doğru avı sonlandırdık. Bu avın gerçekleşmesini mümkün kıldığı için Hasan Kaptan’a ve bütün lüfer ailesine sonsuz teşekkürler. Oltanız suda balığınız bol olsun.

El oltası + Kurşun + Canlı Sardalya
















Bu blogdaki popüler yayınlar