09.06.2022 / Baden-Württemberg – Almanya’ya geçen yıl Eylül ayında geldiğimizden beri balığa gitmenin planlarını yapıyorduk ama balığa gitmek için gereken prosedür oldukça karışık ve maddi, manevi yorucuydu. Herhangi bir suda balık tutmak için Angelschein (Sınavla alınan balık tutma ehliyeti), Gewässerkarte (Su kartı, balık tutulacak suda balık tutma hakkını gösteren ruhsat gibi bir belge) , Fangbuch (Gewässerkarte’nin yanında verilen tutulan balıkların nerede ve ne zaman yakalanmış olduğunu gösteren bir belge) gerekliydi. Bu belgelerin yanında her amatör balıkçının yanında kepçesi, Betäuber (balığı öldürmeden önce bayıltmak için gerekli olan bir sopa), balık cetveli ve bıçağı yanında olmak zorundaydı. Polislerin amatör balıkçılara yaptıkları kontrollerde bunlardan biri bile eksik olsa verilecek cezalar caydırıcı olmaktan öte amatör balıkçılıktan soğutucu nitelikteydi. Bütün bunların yanında canlı yem kullanmak yasaktı, yakala–bırak yapmak yasaktı, koruma dönemleri ve limitlerden büyük her balığı önce bayıltıp vakit kaybetmeden bıçağı kalbine sokarak öldürmek zorunluluktu. Her ne kadar bütün bunların yönetmelikte doğayı korumak ve hayvana eziyet çektirmemek için getirilen kurallar oldukları belirtilmiş olsa da bize çok vahşi ve saçma gelmişti. Özellikle sadece bir sırt çantası ve LRF kamışıyla İstanbul boğazında eşkina kovalarken bu yukarıda sayılanların hiçbirini kafamızda veya sırt çantamızda yük olarak taşımadığımıza eminim. Angelschein’i almamız, belgeleri çıkartmamız ve ekipmanı toplamamız neredeyse 8 ay sürdü. Mayıs ayının sonuna gelindiğinde artık balık tutmaya hazırdık. İlk olarak yakınlarda bulunan yürüme mesafesinde olan bir kanalda denemeye karar verdik. Kafamızda hep sudak, yayın gibi saldırgan balıklar olduğundan sahte yem çantamızda neredeyse sadece silikon yemler vardı. Bütün gün bu kanalda denesek de sonuç alamadık. Bugün ise metal vibrasyon yemleriyle kanalda canlı yaşamı olduğundan emin olmak için denemeler yapmaya karar vermiştik. Yanımıza son çare kullanmak üzere mısır almıştık. Yine aynı kanala indik ve vibrasyon yemle denemeler yapmaya başladık. Bir vuruş bile alamayınca yanımızda küçük iğneler olmadığından mısırları vibrasyon yemin üçlü iğnelerine takarak ava devam etmeye karar verdik. O sırada ilk vuruşlar gelmeye başladı. Bu vuruşlar bize çok tanıdık geliyordu sinir bozucu bir tanıdıklıktı bu. Derken Almanya’da tuttuğumuz ilk balığı yakaladık. Kafa darbelerinden ne olduğunu az çok çıkartsak da balığı sudan çıkarttığımızda yeme vuruşlarından ve kafa darbelerinden anladığımız gibi bunun bir Grundel (gobi kaya balığı) olduğunu gördük. Her ne kadar Almanya’da ilk balığımızı tutmuş olsak da bu istilacı türün buralara kadar gelmiş olması bir nebze üzücüydü. İstanbul’da da LRF yaptığımız geceler her türlü yeme iştahla atlayan bu balık anlaşılan Karadeniz’den gelen gemilerin havuzlarına girmeye başararak ta buralara kadar ulaşmıştı ve tatlı su sistemini domine etmişti. Bulduğu ve ağzına sokabildiği her şeyi yemeye çalışan gobi balıkları diğer balıkların üremesine fırsat tanımıyor ve diğer balıkların yumurtalarını yiyordu. Avın devamında birçok gobi balığı ve mısıra atlayan Muscheln (bir çeşit tatlı su midyesi) yakaladık. Her ne kadar beklenmedik gözlemler yapsak da Almanya’da yaptığımız ilk balık avı olduğundan unutulmaz ve önemli bir av oldu. Oltanız suda balığınız bol olsun.

Daiwa Lexa Travel-Spin 240cm  15-40g

Daiwa Fuego LT 3000DC 

Daiwa J-Braid Chartreuse X8 0,16mm

Daiwa Tournament Flourocarbon Schock Leader 0,35mm

Savage Gear Vib 8,5g + Mısır









Bu blogdaki popüler yayınlar