03-05.01.2023 / Çanakkale – Uzun bir aradan sonra çok özlediğimiz sulara geri dönebilmek ve Ege’nin kristal mavisi sularında tekrar avlanabilmek bizim için eşi benzeri olmayan bir ayrıcalıktı. Bir hafta önceden planlarımızı ve takımlarımızı hazırlayıp geceden yola çıktık. Yol üzerinde yem olarak kullanacağımız sülünezleri ve yeteri kadar benzin temin edip sabah güneş daha doğmadan avlanacağımız bölgeye ulaştık. Zifiri karanlıkta bile Ege denizinin eşsiz kokusu bu yıl çok da sert geçmeyen kışın ayazıyla birleşiyor ve bize merhaba diyordu. Sabahın ilk ışıklarına kadar biraz kestirdikten sonra Vedat Kaptan’la limanda buluştuk. Tam denize açılacakken balık bulucunun güç kablosunun elektriği iletmediğini fark ettik. Her ne kadar uğraşsak da bir türlü çalıştırmayı başaramayınca ve güneş de iyice yükselince balık bulucusuz avlanmaya karar verdik. Kerterizlerimizi göz kararı bulacaktık. Ava sırtı yaparak başladık. Her ne kadar bildiğimiz sırtı meralarının ve açık sığlıkların üzerinden ideal hızlarda rapala gezdirsek de tek bir vuruş dahi alamayınca biz de yemli yapmaya karar verdik. Yemli avcılıkta taşların ve meraların üzerinde durabilmek çok önemli olduğundan GPS’siz ve balık bulucusuz verim almamız çok daha zor olacaktı. Ama yine de tai rubber sistemlerimizi ve kösteklerimizi hazırlayıp dibe yolladık. Kullandığımız takımlar aslında bildiğimiz yemli takımlardı. Tek farkı kurşun yerine tai rubber takmış olmamızdı. Saatlerce uğraşın ardından akış tekniğiyle avlanırken üç tane has mercanla buluşmayı başardık. Normalde avladığımız boydan çok daha büyük olan bu balıklar bizi şaşırtmıştı. Has mercan diye adlandırdığımız bu mercan türü maksimum 35-40 cm’ye ulaşmaktaydı. Bu arada 20-30 kadar hanos da oltalarımızı ziyarete gelerek bizi yalnız bırakmadı. Hanos balıklarının kimilerini bizi av boyunca takip eden martılar Ali ve Aliye’ye verdik kimisini de karaya dönünce kedileri doyurmak üzere ayırdık. Güneş batmaya yakın verimli olabileceğini düşündüğümüz burunların açığındaki taşlarda denemeler yapmış ve ne yazık ki hanos dışında balık alamamıştık. O sırada Mehmet Kaptan’ı gördük. O da geceden yakaladığı canlı kalamarları büyük kırmızı balıkları (fangri, trança sinarit vb.) yakalama hedefiyle taşların üzerine indiriyordu. Balık bulucusu ve GPS’i çalışıyor olduğundan dibi ve taşların yerlerini görebilmekteydi.  Bize iskatari ve küçük kırmızı balıkların parçaladığı kalamarlardan verdi ve bize yeni bir meraya giderken rehberlik etti. Taze kalamar parçalarıyla yemlediğimiz takımlarımızı suyla buluşturup o iri has mercanlardan ikisini daha tekneye aldık. Güneş artık iyice alçalmaya başlamıştı. İlk günkü avımızı böylece bitirip ertesi gün yine aynı saatte limanda buluşmak üzere sözleştik.

İkinci gün güneş doğmadan önce limanda buluştuk ve eşyalarımızı tekneye yerleştirdikten sonra tam motoru çalıştıracağımız sırada motor marşa basınca tır tır diye sesler çıkarmaya başladı. Balık bulucumuz da çalışmıyordu. O yüzden sorunun aküden kaynaklı olduğunu düşünüp akünün bağlantı yerlerini kontrol ettik. Her şey görünürde olması gerektiği gibiydi. Sonra Vedat Kaptan akü başlarına taş alıp vurmamızı önerdi. Sıra dışı ama etkili olabilecek bir öneriydi bu. Limandan yumruk büyüklüğünde bir taş alıp akü başlarının bağlantı yerlerine biraz vurduktan sonra nihayet motoru çalıştırmayı başardık. Büyük ihtimalle bir temassızlık söz konusuydu. Zaten bağlantı yerleri oldukça paslanmış olduğundan avımız boyunca motoru kapatmamaya karar verdik. Bu sırada güneş iyice yükselmişti. Vakit kaybetmeden sırtı takımlarımızı koyup dünkü meralarımızın üzerinde rapalalarımızı gezdirmeye başladık. İki rapala çekiyorduk. Bir takımda Rapala Husky Jerk Deep Blue Sardine diğerinde ise aynı modelin bizce balıkçılık camiasında biraz fazla abartılmış olan Firetiger rengi vardı. Şimdi görecektik hangisinin daha iyi çalıştığını. Açıkçası biz daha natürel bir renk olan Blue Sardine rengine güveniyorduk. O renkle Muğla’da ve Çanakkale’de sinarit, palamut, lagos ve torik gibi birçok balığın avında verim almıştık. Bu noktada değinmek gerekir ki söz konusu rapala serisinin iğneleri Türkiye sularında düzenli ve sistematik sırtı avcılığı yapılacaksa yeterli sağlamlık ve dayanıklılığa sahip değildir ve mutlaka değiştirilmesi gerekir. Özellikle torik gibi hızlı, dişli ve hırçın balıkların bu rapalanın orijinal iğnelerini paramparça etmesi çok kolaydır. Daha önce sırf bu yüzden kaybettiğimiz balıklardan çıkardığımız derslerden ötürü sahip olduğumuz bütün rapala Husky Jerk Deeplerin iğnelerini avdan önce değiştirmiştik. Avımıza dönecek olursak tam açık sığlıkların birinin civarından geçerken sağlam bir vuruş aldık. Blue Sardine rengine vurmuştu. Biraz kalama alan balığı 0.50’lik şokla zorlanmadan tekneye aldık. Bu muhteşem güzellikte bir palamut balığıydı. Sudan çıkınca yeşil daha sonra mavi renge bürünen palamut balığını fotoğraflayıp bu unutulmaz anı ölümsüzleştirdik. Çok sevinmiştik. Yalnız motor artık rölantiye aldığımızda stop ediyordu. Motor stop edince de bir türlü çalıştıramadık. En sonunda akü başlarına biraz içme suyu dökerek sorunu çözdük ve motoru yeniden çalıştırmayı başardık. Avın devamında bir önceki günkü gibi göz kararı kerterizlerde çeşitli mercan balıkları yakaladık. Nedense hanoslar ziyaretimize bu sefer o kadar sık gelmese de 2 kupes ve bir izmarit bizi yalnız bırakmadı. Güneş batmaya yakın son bir kerterizde denemeler yapsak da sonuç alamadık ve karaya döndük. 

Üçüncü gün sabah erken çıkıp sadece sırtı avı yapıp daha erken dönmeyi planlamıştık. Motoru yine güç bela çalıştırmayı başarıp güneş daha doğmadan yola koyulduk. Vedat Kaptan’la sohbet muhabbet eşliğinde sırtı çektik. İki saat kadar sırtı çeksek de hiç sonuç alamadık. O sırada az ilerde suyun dışına zıplayan devasa bir yüzgeç gördük. İlk başta orkinos zannedip hemen at çek yapmaya hazırlansak da biraz yaklaşınca bunu aslında yunus olduğunu anladık. Devasa boydaki bu deniz canlıları sürüler halinde bulunduğumuz koya girmiş, dört bir yanda suyun dışına zıplıyorlar ve yüzgeç gösteriyorlardı. Neden balık yakalayamadığımız şimdi anlaşılmıştı. Karaya dönerken bizimle beraber yüzen yunuslarla adeta dans ediyorduk. Bu inanılmaz anın videosunu çektik ve öğlene doğru limana giriş yaptık. Avımızın bu son gününde hiçbir şey yakalayamamış olsak da yunuslar bize unutulmaz bir an yaşatmıştı. Memleketimizin kristal suları ve bu sularda yüzyıllardır yaşayan onun çok değerli sahipleri bizi yine yalnız bırakmamıştı. Bizi ziyarete gelen bütün balıklara ve Vedat Kaptan’a sonsuz teşekkürler. Oltanız suda balığınız bol olsun. 


Daiwa Legalis Oceano 198 cm Max.180g

Okuma Azores Blue-4000

Sea Knight Monster W8 0,23mm (Hi Vis Yellow) + Daiwa J-Thread FC Leader 0,505mm

Rapala Down Deep Husky Jerk 100mm (Bsrd)


Shimano Engetsu BB 206cm 40-130gr

Tailwalk Elan Wide Power 71BL

İp 0.20mm civarı

Okuma Shotai  0.370mm

Yemli Takım + Tai Rubber

Sülünez


Okuma Convector Tai Rubber 205 cm 30-170 gr

Okuma Convector CV-354

İp 0.23 mm + Daiwa J-Thread FC Leader 0.393mm

Yemli Takım + Tai Rubber

Sülünez













Bu blogdaki popüler yayınlar