29.07.2023 / Ladenburg (Baden Württemberg) – Balıksız geçen uzun bir aradan sonra, sınav haftasının hemen ardından, yağmurlu havaların arasında güneşin yüzünü biraz da olsa gösterdiği bu hafta sonu balığa gitmeye karar vermiştik. Daha önce bisikletle gittiğimiz ve bildiğimiz yakın çevredeki meralarda son 5-6 seferdir kaya balığı dışında verim almadığımızdan ötürü yeni yerler keşfetmeye ve daha geniş çaplı keşif gezileri düzenlemeye karar vermiştik. Neckar nehrinin Ren nehriyle birleştiği noktaya kadar olan bölge için avlanma izinlerimiz vardı ama aşağı Neckar kısmını deneme fırsatımız şu ana kadar pek olmamıştı Av günü aşırı yağmurlu ve fırtınalı başlamıştı. Sabahın 7si gibi gök gürültüsü sesleriyle uyandırılıp keyifli bir kahvaltının ardından saat 12.30 gibi yola koyulduk. Normalde temmuz ayında öğlenin tam ortasında balığa çıkmayı tercih etmesek de bu seferki hava şartlarından dolayı bir istisnaydı. Bulunulduğumuz yere ortalama 10 km uzaklıktaki bir barajı gözümüze kestirmiştik. Bir ihtimal sıcak başlayan yaz aylarının ardından gelen yağmurlar balıkları da daha iştahlı bir ruh haline sokmuştu, en azından umudumuz bu yöndeydi. Meraya doğru yola koyulduk. Muhteşem manzaraların arasında meramıza ulaşırken güneş açmış hava ısınmaya başlamıştı. Her ne kadar doğal güzelliklerle dolu bir yapısı olsa da içi boştu buradaki bu güzelliklerin, balık olması gerekenden çok daha azdı, doğada genel olarak bir yapaylık vardı. Sanki zorla yapılmış bir yemek gibi tatsızdı Almanya’nın doğal ekosistemi. Hep bir yerlerde bir eksik vardı. Zamanında ağır sanayiyle kirlettikleri nehirleri ve suyollarını son dönemdeki ağır regülasyonlar kurtarmaya ve yeniden canlandırmaya yetmemişti. Meraya vardığımızda aşırı dik bir yokuştan aşağı inerek rıhtıma ulaştık. Neckar nehrinin ticari suyolu olarak önemi büyüktü ve bu yüzden de barajlar ve kanallarla nehrin çoğu kısmı birbirine benziyordu. Bu sayede suyun akış hızı ve derinliği gibi etmenleri daha önce burada hiç av yapmasak da tahmin edebilmiştik. Avlanmaya tam olarak istediğimiz yerde başlayamamıştık, çünkü elimizdeki bilgilendirme kitapçığına göre avlanacağımız baraja en fazla bu kadar yaklaşabilirdik. Avlanmaya izin verilmeyen bölgeler konusundaki kurallar gerçekten aşırı derecede kafa karıştırıcıydı. Balıkçı ehliyetini alıp üstüne bir de avlanacağınız bölgenin avlanma iznini aldıktan sonra hangi bölgelerin koruma alanı (Naturschutzgebiet) ve hangi bölgelerin kırsal koruma bölgesi (Landschaftschutzgeiet) olduğu konusunda doğru bilgilenmek gerekiyor. Saçmalık ise şurada başlıyor: Kanun bu bölgelerdeki faaliyetleri balıkçılık özelinde olmadan düzenliyor. Bu yüzden kimi koruma alanlarında balık tutulabiliyorken kimilerinde tutulamıyor. Bu bölgeleri gösteren bir kitapçığı geçen yıl edinmiştik ve avlanmak istediğimiz yerin kırsal koruma bölgesi olduğunu biliyorduk ama avlanmanın serbest olup olmadığından emin değildik. Biz de riske girmeden bölgeye yaklaşabildiğimiz kadar yaklaşıp silikon yemlerle at çek yapmaya başladık. Hemen yanımızda su kuşları için yapılmış nehrin doğal su akışıyla dolan bir gölet vardı. Burada avcı balıkların yem balıkları için pusuda olabileceğini düşünüp kaşık ve vibrasyon tarzda yemlerle denesek de verim alamadık. Bölgede geçirdiğimiz iki saatin ardından sadece tek bir vuruş aldık ve başka hareket olmayınca oltalarımızı toplayıp baraja doğru gitmeye karar verdik. Çünkü balıkların orda olduğundan emindik. Her ne kadar olta atmamız yasak olsa da en azından bölgeyi keşfedebilirdik. Baraja vardığımızda karşılaştığımız ekosistem gerçekten mükemmeldi; su kuşları, akıntılı sular, su bitkileri ve nehrin korunmaya çalışılmış doğal akışı balıklar için ideal yaşam alanı sunuyordu. Hatta balıkların barajın etrafından dolanabilmeleri için bir balık merdiveni bile yapmışlardı. Güzel fotoğraflar çektik ve dönüş yoluna geçtik. Dönüş yolunda uğrayacağımız iki meramız daha vardı. Hava kararırken eve döneriz diye planlamıştık. İlk meraya gelince yine ilk Caroline rig sistemi ile silikon ve küçük kaşıklar atarak denemelere başladık. Tam ümitler tükenirken kasna balıkları yemlerimizi takip etmeye başladılar. Biz de hemen Savage Gear Vib’e geçip atışlara devam ettik. Çok geçmeden o beklediğimiz vuruş geldi. Kuvvetli bir vuruş değildi ama sevindirici ve moral vericiydi. Uzun bir aradan sonra, yaşanan onca şeyden sonra tekrardan bir balığın kalama alması doğadan alınmış direkt bir motivasyon kaynağıydı. Unutulmamıştık. Bu gelen bir Tatlı Su Levreğiydi (Perch, Flussbarsch). Turuncu yüzgeçleriyle ve Avrupa sularında yaşayan türevlerine özgü 7 çizgisiyle hayatımıza unutamayacağımız bir renk katmıştı. Hemen kendisini kıyıya alıp birkaç fotoğraf çektirerek bu anı ölümsüzleştirdik ve ait olduğu yeşil sulara, yuvasına yolladık. Belki o başarırdı gelecek nesillere yeni canlar vererek Neckar Nehrinin acı dolu geçmişini unutturmayı. Hemen gitmedi kendisi de, bir taşın altına girdi ve bekledi, sanki anlamaya çalışıyormuş gibi başına gelenleri kendinsin kutsal görevini: İnsanlardan daha değerli olduğunu bu nehrin geleceğini sağlamak için. O sırada aklına bir fikir gelmişçesine irkildi ve fırlayarak derinlere doğru kayboldu. Avın devamında ikinci meramıza gitmedik ve bu merada günümüzü noktaladık. Çok güzel takipler alsak da başka vuruş alamayınca akşam saat 8.30 civarı avımızı noktaladık. Bir tatlı su levreği tutup bu kadar şey yazan bizler inanıyoruz ki bu yazdığımız tek bir av hikayesi bile o bizi ziyarete gelen tek bir balığın öyküsü ve bizim ona ulaşmamızda harcadığımız emeği ve maceranın tarifi için yetersiz kalacaktır. Zaferlerin büyüklüğü uğruna ödenen bedelle ölçülür. Bu yazıya sığmayan; sadece balığa gidebilmek için ehliyetimizi çevirme çabalarımız, balığın fotoğrafını çekerken yırtılan pantolon ve dönüş yolunda kepçenin bisikletin sepetini yamultması gibi daha nice ayrıntı bu yakaladığımız tek bir tatlı su levreğinin bize anımsattıkları olarak kalacak. Bu avımızda ziyaretimize gelen gelmeyen bütün balıklara teşekkür ederiz. Oltanız suda balığınız bol olsun.
Daiwa Lexa Travel-Spin 240cm 15-40g
Daiwa Fuego LT 3000DC
Daiwa J-Braid Chartreuse X8 0,16mm
Daiwa Tournament Flourocarbon Schock Leader 0,35mm
Savage Gear Vib 8.5 gr