01.05.2024 – Baden-Württemberg / Bugün 1 Mayıs işçi bayramı nedeniyle haftanın ortasında olan bir günlük tatili balıkta geçirerek değerlendirmek için günler öncesinden planlar yapmıştık. İki üç haftadır iş yoğunluğundan dolayı balığa gitmeye fırsat bulamamış olsak da geçen hafta Tübingen ’e yaptığımız turistik gezide gördüğümüz balıklar nasibimizin bizi beklediğinin sinyallerini vermişti. Hemen köprünün altında duvarın üstünden gözlemlediğimiz 3-5 kg arası kasna balıkları yukarıdan şehre ziyarete gelenlerden dökülen ekmek, mısır, peynir gibi besinleri mideye indirmek için fırsat kolluyorlardı. Bu balıkların davranışlarını gözlemledikten sonra bulunduğumuz şehirde bulunan benzer bir yapının etrafındaki kasna balıklarını yakalamak için aklımıza bir yöntem geldi. Sahte yem yasağı 15 Mayıs’a kadar devam ettiğinden ötürü ne yazık ki kasnaları geçen yıllardaki gibi Maria’nın minik crankbait tarzı sahteleriyle kandırıp ağırlayamıyorduk. Alternatif olarak aklımıza gelen yöntem ise bir yüzen veya yavaş batan şamandıranın arkasına kıstırma kurşun iliştirilen tek iğneli bir kösteğe mısır takıp at çek yapmaktı. Bir çeşit bombarda takımıydı yani özetle yöntemde kullanacağımız takım. Dün aldğımız bir paket konserve mısırın bu görevi yerini getireceğini umut ediyorduk. Eğer sportif balıkçılık gerçekten nasip kısmet işiyse son balığa gittiğimiz zamandan bu yana nasibimize tekrardan yüklenmesi için yeterince zaman tanımıştık. Normalde balığa gittiğimiz günlerdeki rutinimizin aksine sabah saat 10 gibi kalkıp 2 saat kahvaltı edip 12 gibi güneş en tepedeyken yola koyulduk. Açıkçası otobüsle meraya doğru yol alırken şamandıralı takıma mısır takıp at çek mi yapılır diye kullanacağımız yöntemle dalga geçiyorduk. Bu yöntemi seçmemizin sebeplerinden bir diğeri ise tecrübelerimize dayanarak av yapacağımız bölgenin dibinin takılmalara sebebiyet veriyor oluşuydu. Meraya ulaştığımızda şapkalı bir dayı ayaklarını sarkıtmış şanlı Neckar Nehrini seyrediyordu. Merada başka kimseler yoktu. Normalde açık olan baraj kapaklarından 2 tanesi kapalı olduğundan akıntı normalde olduğundan çok daha zayıftı. Hava Mayıs ayı için oldukça sıcak 25-26 derece civarıydı, su her zamanki gibi bulanıktı. Neckar Nehri su içerisindeki biyolojik yükün aşırı boyutlara ulaştığı bir ekosistem ve bu yüzden sazan türleri gibi daha çok düşük oksijenli sularda yaşamayı tercih eden balık türlerine ev sahipliği yapıyor. Kasna da bu sazangillerden bir tanesi ama sazana göre dipten yukarda sularda bulunmayı ve nispeten daha hepçil bir besin tarzı tercih ediyor. Aslında Kasna Türkiye’de de sportif balıkçılık anlamında ciddi değere sahip bir balık, özellikle Çoruh Nehri ve üzerindeki barajlarda Karadeniz’e kadar iri boylara ulaşan boylarına rastlamak mümkün. Henüz o bölgede avlanmak ve güzeller güzeli balıklarıyla tanışma fırsatımız olmadı ama yine de belki bir gün oranın balıklarıyla da tanışırız. Ava dönecek olursak meraya varıp oltamızı hazırladık, takım sırasıyla; shock leader, stoper niyetine kullanılmış minik bir kıstırma kurşun, yüzen bombarda şamandıra, fırdöndülü klips, dibe batması için kullanılan daha ağır bir kıstırma kurşun ve orta boy alabalık iğnesinden oluşuyordu. İğneye konserve mısırımızı geçirip ilk atışımızı yaptık, takımın biraz batmasını bekleyip makinayı on tur kadar sarıyorduk. Bu sayede hem farklı bölgeleri taramış hem de mısıra doğal bir düşüş hareketi sağlıyorduk. Bu şekilde atıp çekmeye devam ederken daha ilk 20 dakikada açıkta güzel bir vuruş aldık. Kafa darbeleri oltamızı sarsıyor, bir o çekip kalama alıyor bir biz çekip makinayı topluyorduk. Heyecanlı bir mücadelenin ardından, balığı kepçelemeyi başardık. Bu güzeller güzeli 1.5 kg civarı bir kasna balığıydı. Muhteşem pulları ve şanlı Neckar Nehri’ne özgü kırmızı karın yüzgeciyle bölgemizin en karakteristik balıklarından bir tanesiydi. Bu bölgenin balıkları ilginç bir şekilde Dünya’nın diğer bölgelerindeki türdaşlarından farklı olarak kırmızımsı karın yüzgeçlerine sahipler. Bunun sebebi Nehrin suyu ya da dipteki kayaçlardaki mineraller olabilir. Yanımızda nehri seyreden şapkalı dayıdan birkaç fotoğraf çekmesini rica ettik ve muhteşem güzellikteki balığın solungaçlarına değmemeye çalışarak bu anı ölümsüzleştirdik. Daha sonra balığı kepçeye geri koyduk ve kepçeyi narince suya sokup balığı ait olduğu şanlı Neckar Nehri’nin gizemli bulanık sularına uğurladık. Resmi olarak soran olursa “elimizden düşürdük.” Çünkü yaşamak onun temel hakkıydı ve uzay zamanın bu minnacık noktasında kesişen yollarımız onun bu hakkından mahrum kalmasına bir sebep değildi. Yakala-bırak sportif balıkçılığı hayvana eziyet olarak gören bir insanımsı güruh var, bunlara göre yakalanan her balık vahşice katledilip akşam tavaya girmeli. Bunun daha “insancıl” olduğunu iddia eden bu insanımsı yaratıklardan maalesef bulunduğumuz bölgede bolca var. Almanya’da yakala bırak avcılığı yasal olarak hayvan hakları kanuna aykırı ve bu yüzden dünyada yakala bırak balıkçılığı yasaklayan nadir ülkelerden birisi. Belki de bu yüzden nehirleri ve gölleri bomboş, belki de bu yüzden Neckar Su Kartlarımıza 20-30 avda bir balık avı kaydı yapabiliyoruz. Ama meselenin en saçma kısmı ise hayvanları koruma kanunu adı altında yakalanan bütün balıkların acımasızca ölümüne sebebiyet verilmesi. Hatta yakalayıp kovaya koymak da yetmiyor, kafasına vurup bayıltıp bıçakla kalbini delmek gerekiyor yasal olarak balık tutabilmek için. Bütün vahşice katliama buldukları bahane de “hayvanın acı çekmemesi”. Bizim gibi yakaladığımız balıkları salarken hissettiğimiz hayatta olma hissini yaşayan sportif balıkçılar için müthiş bir cehennem. Ama bu cehennemde yine de arada sırada bazı su damlaları “elimizden kayıyor” ve özgürlüklerine ve yaşamlarına kavuşuyorlar. Avın devamında sağ yanımıza yüksek sesle İngilizce metal müzik üzerine konuşan gürültülü bir grup geldi. Balık avcılığında avcının ve avın huzurunun av başarısını doğrudan etkilediğini düşünüyoruz ve belki de bu grup yüzünden bir saat boyunca hiçbir vuruş alamadık. Güneş iyice yükselmişti ve meramızda pek ağaç da yoktu. Hal böyleyken öğleden sonra hava serinleyinceye kadar gölgede sazana deneyebileceğimiz nehrin biraz da ağaçlık yukarı kısmına doğru yola koyulduk. O bölgede mısırla yemleme yapıp 5.30 a kadar bolili takımımızla denemeler yapsak da pek hareket olmayınca öğlen balık aldığımız yere geri döndük. Başladığımız yerde başka vuruş alamadan saat 19.00 civarı avı bitirdik. Güzeller güzeli bir kasnayla buluşup yuvasına uğurladığımız unutulmayacak bir günü bitirirken güneş dağların arasından şehirle vedalaşıyordu. Bugün oltamıza gelen bütün balıklara ve tanıştığımız insanlara teşekkür ederiz. Evet, yollarımızın kesiştiği balıklar yaşadığı için, gelecekte nesiller boyu var olacakları için, yaşarken yaşattığımız için; yakala bırak yapmaktan gurur duyuyoruz. Oltanız suda balığınız bol olsun.
Daiwa Lexa Travel-Spin 240cm 15-40g
Daiwa Fuego LT 3000DC
Daiwa J-Braid Chartreuse X8 0,16mm
Daiwa Tournament Flourocarbon Schock Leader 0,35mm
Yüzen Sbirollino (Bombarda) Şamandıra 12gr
Kırstırma Kurşun
Konserve Mısır