Kayıtlar

Resim
31.01.2020 / Çanakkale – Bir süredir balığa denk gelmediğimiz sırtı avlarımıza geri dönmek ve artık rapalalarımızı toriklerle, kofanalarla, akyalarla, baraküdalarla buluşturmak için can atıyorduk. Yine bu hedefle öğlen gibi limandan ayrıldık. Sabah suyuna maalesef yetişememiştik ama sahtelerimize ve takımlarımıza güveniyorduk. Merada balık varsa alacaklarından kuşkumuz yoktu. Sırtı çekerken takım olarak yine her zaman kullandığımız gibi shore jig takımımızı kullanıyorduk. Havada hafif bir lodos vardı. Limandan ayrılıp ilk meraya doğru giderken hemen sırtımızı çekmeye başladık. İlk meraya geldiğimizde yanımızda başka kamışımızı almadığımızdan elimizdeki shore jig takımıyla Tai Rubber ve jig deneyecektik. Meralar arasında giderken de asıl hedefimiz olan balıkları sırtı yöntemiyle yakalamaya çalışacaktık. İlk geldiğimiz mera çok da derin olmayan bir yerdi ve Tai Rubber yemimizi dibe indirip uygun aksiyona başladık. Fakat ne gelen vardı ne de giden. Teknede GPS, sonar ya da balık buluc...
Resim
30.01.2020 / Çanakkale – Kristal mavisi suların uçsuz bucaksız gökyüzüyle birleşip gün doğumu ile aydınlandığı meralarımıza geri dönmeye karar verdiğimizde aklımızda daha önce bu meralarda hiç tecrübe etmediğimiz bir yöntemi denemek vardı. Tai Rubber yöntemi. Tai Rubber ya da diğer isimleriyle Kabura Sliding ya da Sliding Madai, doğu kökenli bir sportif balıkçılık disiplini olup son zamanlarda özellikle Akdeniz ikliminin görüldüğü İtalya, Yunanistan, İspanya, Avustralya, Yeni Zelanda ve ülkemizde de kullanılmaya başlanmıştır. Tai Rubber sistemi yine jig ve spin avcılığı gibi sahte yemlerle yapılan bir avcılık biçimidir. Bu sistem için olabildiğince fast aksiyonlu bir kamış,-tercihen bu iş için özel üretilmiş Tai Rubber kamışları-, bu kamışlar çoğunlukla baitcasting tarzda olduğundan güçlü ve tuzlu suya dayanıklı bir baitcasting makine, hedef balığa uygun kalınlıkta seçilen optimum kalınlıkta ip misina, olabildiğince ince ama mukavemeti yüksek bir shock leader misina ve Tai Rubber s...
Resim
24.11.2019 / Çanakkale   - Bu maceraya doğru ilerlerken, Çanakkale’nin bize bütün bereketini sunan meralarına giderken bir kamyonun arkasında aynen şöyle yazıyordu: “Işıkları söndürdük, bizi görmek isteyen kendini yaksın.”   Ustamız dertliydi anlaşılan. Belki de kendi ışığını kendisi yakması gerekiyordu insanların Karanlıkları aydınlatmak için. Çabalamaları gerekiyordu bir kıvılcım yaratabilmeleri ve onu söndürebilecek olan her türlü su damlasından korumaları gerekiyordu canları pahasına. Biz de artık en sonunda neredeyse 6 ayın ardından sırtı ile balık almak istiyorduk. Sırtı ile balık yakalamayalı neredeyse yarım yıl olmuştu ve bu gidişata bir dur demenin zamanı gelmişti. O gün sabah güneş doğarken limanda Vedat kaptan ile buluştuğumuzda asıl hedefimiz sırtı ile balık yakalamak ardından da yemli takımlarımızla mercan ve diğer taş balıklarına denemekti. Yola çıkıp sırtı suyuna girdiğimizde Vedat abi Rapala Maxrap 13cm Pink Sardine biz de kendi favorimiz olan Rapala Husky Je...
Resim
23.11.2019 / Çanakkale – Bazı gölgeler vardır görebilmek için kör olmak gerekir. Bazı sesler vardır duyabilmek için sağır olmak gerekir. Bazı hedefler vardır ulaşabilmek için deli olmak gerekir. Ama kime göre neye göre işte bütün mesele budur. Vedat Kaptan’la yine bu sorulara cevap aramak için limanda saat 7.30 civarı buluştuk ve saat 8 gibi yen maceralara, yeni cevaplara ve yeni balıklara doğru yola koyulduk.  Hedefimizde yine geçen seferki gibi mercan balıkları vardı. Avlandığımız kristal mavisi sularda oltamıza genellikle üç tür mercan geliyor. Bunlardan ağırlıklı olarak avını yaptığımız mercan türü has mercan ya da daha bilinen adıyla kırma mercan. Vitrin mercanı ve sivriburun mercan da denilmekte. Genellikle kırma taşlık ve kumlu bölgelerde bulunan bu mercan genellikle küçük topluluklar halinde yaşarlar ve yaşadıkları bölgeyi yaşamları boyunca hiç terk etmezler. Avlandığımız sularda en fazla 1 kg ağırlığa ulaştığı görülen bu mercan türü sportif balıkçılık açısından çok değerl...
Resim
22.11.2019 / Çanakkale – Defolup gitmek gerekir bazen unutamadan; zamanın, yaşananların turşusunu kurması gerekir. Bu sırada sabırla gitmek gerekir. Devam etmek ve ilerlemek. Daima ileri giderken tek müttefiğin zamandır çünkü ne kadar göreceli olsa da senin gibi olan tek şey odur. İleriye doğru ilerleyen. Ne yapacağı bellidir çoğuları gibi ihanet etmez. Ne olursa olsun karşısına ne çıkarsa çıksın ilerler, akar su gibi ama yönünü değiştirmez ve nankörlük etmez karşısına çıkan zorluklar karşısında zamanında suyun yaptığı gibi. İstikrarlıdır hep ilerler ve aynı hızda ilerler. Eğime göre hızını değiştirmez su gibi. Rüzgâr gibi yelkenlerinin doldurması gerektiği zaman kaçıp, motorun bozulduğunda fırtına çıkarmaz. Stabildir her zaman ilerler. Ne anlatmak istediği bellidir. Su gibi altındaki şeyin rengini almaz. Bulunduğu kabın ve çevrenin de şeklini almaz dönek su gibi.   Ve önemlisi nedir bu avda onu öğrendik. Zaman asil ve sadıktır. Geçmişi sarar ve   iyileştirir. Geleceği ise s...
Resim
28.09.2019 / İstanbul – Yalanlar üstüne kurulmuş bir evrendeki tek yıldız doğrulardır. Doğrular zifiri karanlıkta öyle bir göz çarparlar ki karanlığı yok ederler. Yalanları yıkar ve geçerler. Neden sorusuna cevap verebilen tek varlıklardır o yıldızlar. Farklıdırlar o yüzden karanlık tarafından dışlanırlar ama güçlüdürler etraflarında karanlıktan başka hiçbir şey yokken bile yılmadan aydınlatırlar çevrelerini çünkü tek bir gerçekten emindirler: Yaptıkları işin doğruluğundan. Çünkü kendileri doğruluğun tek kaynakları, doğrunun ta kendisidirler. Biz de bütün bu yalanlar havuzunda neden sorusuna cevap vermek için bu kahpeler cennetinde aldık spin takımlarımızı elimize ve boğaza doğru yola koyulduk. Yüzyıllar boyu medeniyetlere doğrulara ve yanlışlara, yalanlara ve iftiralara, mutluluğa ve ümide ev sahipliği yapmış bu güzel şehrin zifiri karanlık sularına doğru. Hedefimizde bir yıldır beklediğimiz lüfer ve sarıkanat familyası vardı. Ustalardan umut verici haberler ve çeşitli kaynaklardan...
Resim
20.09.2019 / İstanbul – Yaz bitmiş kış gelmişti yine. Son yıllarda artık ne sonbahar ne ilkbahar kalmıştı zaten cennet ülkemizde. Aşklar gibi mevsimler de dengesizleşmişti. Başı ve sonu vardı arası yoktu hiçbir zaman. Ya sıcaktı ya soğuktu havalar. Bütün bu atmosferde şehirlerin şehri İstanbul’da biz de sırdaşlarımızla gizliden buluşmaya devam ediyorduk. O cuma günü de fırsat yaratıp fırtınalı yağmurlu havada meramıza ulaşmıştık. İnandığımız ve taptığımız değerlerin bizi tek bir hamlede silip attığı O Cuma’dan bir hafta sonrasıydı. Ne gidenleri unutabilmiştik ne de zihnimizde kalanları. Belki de bu yüzden seviyorduk biz balık tutmayı. Her şeye rağmen her havada her koşulda olta atabildiğimiz için ve her zaman her koşulda bazen bize karşılık vermese de karşılık beklemeden denizi, balığı ve özgürlüğü sevmek için. İşte buydu bütün mesele, sevmek. Sevmekle başlayacaktı her şey. Karşılıksız ve koşulsuz sevmekti gerçek sevgi. Ve hiçbir şeyden emin olamasak da tek bir şeyden emindik. Biz bu ...