Kayıtlar

Resim
11.10.2022 / Muğla – Bu sulara veda etmeden önce son bir kez daha buluşmak istedik Ege Denizi’nin en güzel balıklarından olan kolyoz ve tirsi balıklarıyla. Sürü halinde dolaşmaları ve belirli bir bölgede uzun süre vakit geçirmemelerinden dolayı bizler gibi göçebeydi bu türler de. Pullarının ve önümüzdeki aylarda çok özleyeceğimiz o kendilerine has kokularının ellerimizden bütün ekipmanlarımıza kadar her yere bulaşmasının ne kadar özel bir ayrıcalık olduğunun önceki avlarımızda farkındalığına varmıştık. Ava gitmeden bir önceki gün küçük bir yerel balıkçı dükkânına uğrayıp bölgede çalışan çaparilerden ve takımlardan edinmiştik. Sabah daha hava aydınlanmadan limanda Hüseyin Kaptan’la buluşup av yapacağımız yere doğru yola koyulduk. Uzun bir yolumuz vardı ve hava oldukça soğuktu. Gökyüzünde ay, dalgaların arasında sevdikleri balıklarla son bir kez vedalaşmak isteyen bizlerin yolunu aydınlatıyordu. Meraya varıp takımlarımızı hazırladığımızda saat 5 olmuştu. Takımları indirdik ama güneş dağl...
Resim
26.08.2022 / Çanakkale – Hep doruklara sevdalandı insanoğlu, imkânsızı arzuladı hep ve ısrarla ona âşık oldu. Bir üstadımızın da dediği gibi bize sevdiğimizi verseler ne yuvalar yıkılırdı. Her istediği olsaydı insanoğlunun ne doğa kanunları bozulurdu evrende. Yurt dışındaki avcıların avladığı gibi jigging yöntemiyle sistematik ve verimli şekilde kırmızı balık avcılığı yapmak istiyorduk biz de balıkçılık hayatımız boyunca. Buydu arzuladığımız avlanma şekli. Ama hayat planlar yaparken başına gelenlerden ibaretti. Ege Denizi’nin ücra köşesinde şans eseri denk getirdiğimiz birkaç balık dışında jiglerimizle hiçbir zaman verimli av yapamamıştık, belki meralarımızın uygunsuzluğu belki de doğru zamanda doğru yerde olamamamızdan dolayı. Ama ilk başta pek de ciddiye almadığımız tai rubber yöntemiyle sistematik ve verimli şekilde kırmızı balık yakalayabileceğimizi anlamamızla işin rengi değişmişti. Jiglerle yapmayı hayal ettiğimiz avların bir kısmını tai rubber yöntemiyle yapabileceğimiz anlamına...
Resim
24.08.2022 / Çanakkale – Uzun zaman olmuştu bu sularda avlanmayalı. Tamı tamına 6 ay. Bu sulara tekrardan dönebilmek, bu sulara has balıkları tekrardan yakalayabilmek, doğal güzelliklere hayranlıkla bakabilmek ve tekrardan, bu topraklara ve bu topraklarda yaşayan güzeller güzeli canlılara âşık olabilmek büyük bir mutluluk kaynağıydı bizim için. Geçmişteki 6 ay boyunca Almanya’nın Neckar nehrinde tatlı su kefali ve orfe balığı, Hessen bölgesindeki dağlarda alabalık kovalamıştık; baraj diplerinde yayınları spin takımlarımızla yakalamaya çalışmış ve 1,5 metre civarı bir yayın balığıyla olan mücadelemizden mağlup ayrılmıştık. Ama açıkçası hiçbir tatlı su avı tuzlu su avları kadar heyecan verici değildi bizim için. Tuzlu su avlarımızda, özellikle bu bölgede yani Ege Denizi’nde yaptığımız avlarımızda oltamıza vuran her balığın yarattığı o muhteşem bilinmezlik duygusunun ve balığı çekerken acaba ne gelecek diye düşünürken yaşadığımız heyecanın yerini tatlı su avları tutmuyordu. Bir ikincisi i...
Resim
23.08.2022 / İstanbul – Bin bir güçlükle planlayıp kendimizi on günlüğüne doğup büyüdüğümüz topraklara attığımızda hemen balığa gitme planları yapmaya başlamıştık. Almanya’nın aksine balığa giderken ne bir evrak doldurmamız ne de balık tutacağımız yer için ödeme yapmamız gerekiyordu. Haritadan bir yer seçip oraya istediğimiz zaman oltalarımızı alıp gidebilecek olmamızın verdiği özgürlüğü ne kadar da özlemiştik. İlk aldığımız haberlere göre palamut boğaza girmiş hatta öncü avcı palamutlar Marmara Denizi’ne yayılmış yer yer oynaklar yapmaya başlamışlardı. Bandırma’dan, Adalar’dan ve Burunbahçe’den palamut haberleri geliyordu. Biz de hemen Hasan Kaptan ile beraber hem istavrit hem de istavritleri sıkıştıran palamutları yakalamayı hedefleyen bir av yapmaya karar verdik. Sabah 4.45 sularında limanda buluştuk. Bir önceki gün Fener’in maçı olduğundan biz limana giderken sokaklar maçın izlerini taşıyordu. Hiç vakit kaybetmeden incecik çok zarif bir hilal eşliğinde avlanacağımız meraya doğru yo...
Resim
15.08.2022 / Baden Württemberg – Bazı hikâyelerde gerçekleşen olaylara okuyucu öyle odaklanmıştır ki hikâyenin nasıl başladığına kafa yormaz. Sportif amatör balık avcılığı da böyledir. Bilinen ve bilinmeyen bir tarihi vardır. Karnını doyurmak amacıyla değil, bazen kafa dağıtmak bazen de doğayla baş başa kalabilmek için balığa gitmek modernleşen dünyanın değişen sistem ve toplumlarında aynı kalan nadide bir zevktir. Biyolojik olmasa da zihinsel bir ihtiyaçtır bu zevki bir kere tatmış olanlar için. Biz de geçen hafta tuttuğumuz altın orfe balığının ardından aynı heyecanı tekrardan yaşamak için günlerce aynı yerde denesek de sonuç alamamıştık. Ve bugün de büyük bir değişiklik yaparak yine aynı yere aynı zamanda gitmeye karar verdik. Değişen tek şey değişimin kendisiydi. Hiçbir gün su ve hava durumu bir önceki günle aynı olmuyordu. Meramız olan bölge nehrin geneline kıyasla oksijen bakımından zengin bir bölgeydi ve aynı merada ısrarcı olurken tereddüt etmemiştik. Gün içerisinde çok kısa, n...
Resim
06.08.2022 / Baden Württemberg – Tam bir ay boyunca balığa gidememenin verdiği sabırsızlıkla ve suyla yeniden buluşma fikrinin heyecanıyla oltalarımızı hazırlarken mutlak bilinmezlikle balığa gitmek arasında bir bağ olduğunu düşünüyorduk. Çünkü ne geleceğini bilmiyorduk. Nelerle karşılaşacağımızı, karşılaştıklarımıza ne tepki vereceğimizi bilmiyorduk. Bu işin kitabı yoktu. Muhtemel sorunların ve bu sorunların çözümlerinin olduğu bir liste yoktu. Hangi balıklarla karışılacağımızın ve hangi unutulmaz anılar biriktireceğimiz belli değildi. Sonsuz ihtimalden sadece biri gerçekleşecekti. Ve bu gerçekleşen ihtimale vereceğimiz tepkiyle kendi anılarımızı yazacaktık. Yaşamımızın ta kendisiydi bu anıları yazma çabamız. Kader denen de yazmadıklarımızdı zaten: Mutlak bir bilinmezlik. Şekillendirme gücü elimizde olan bir bilinmezlikti bu. Taktığımız yemden bastığımız yere, attığımız düğümden aldığımız nefese kadar her bir tercih ve hareketimiz şekillendirecekti bu bilinmezliği. Biz sportif balıkçı...
Resim
14.06.2022 / Hessen  – Bugün balığa giderken ne zamandır aklımızda olan ama bir türlü gerçekleştirmeye fırsat bulamadığımız o alabalık avını yapmak vardı. Son 48 saatte uyuduğumuz 6 saat ile sabah beşte uyanıp yola çıktık. Yeşil dağların arasında nehirleri takip ederek medeniyetten giderek uzaklaştık. Hiçliğin ortasındaki balık tutacağımız yere geldiğimizde saat yedi buçuk olmuştu bile. Toplu taşımayla balığa gidiyorduk ve Almanya’nın köylerinde toplu taşıma gerçekten yok denecek kadar azdı. Geldiğimiz yerin yakınında köy bile yoktu. Hafta içleri bir otobüs toplam sadece 5 kez oradan geçiyordu, hafta sonları ise hiç otobüs yoktu. Meraya geldiğimizden nasıl geri döneceğimiz ve internetin çekmemesi sorunsalları üzerine kafa yormayı erteleyerek hemen oltalarımızı hazırlayarak ava başladık. İlk maden (bal kurdu gibi bir canlı yem) ile ava başladık. Alabalıklar önümüzde atlıyor, varlıklarını belli ediyorlar ama bizim oltamıza hiçbir ilgi alaka göstermiyorlardı. Daha önceki Sivas Gürün’d...